Partili sayın Cumhurbaşkanımız 2018 yilinda yapılan Cumhurbaşkanlığı hükumet sistemine geçiş seçimlerinde " verin kardeşinize yetkiyi faiz ve enflasyonla nasıl mucadele edileceğini görün " anlamına gelen ifadelerde bulunmuştu.
Verdik yetkiyi gördük etkiyi. 2018,de dolar 6.tl.,altının gramı 217.tl.iken 23 Kasım 2021,de dolar 13 TL. (2 kat) Gram altın 720.tl (3.5 kat) yeni sisteme geçtikten sonra dolar ve altın fiyatları yaklaşık 3 kat artmıştır.
Ülkemizde halen çalışan kesim 20 milyon civarındadır. Acı olan taraf bu çalışanların yüzde 40. Yani 8 milyona yakın kesimi asgari ücretle çalışmaktadır. Asgari ücret artık normal maaş haline gelmiş durumdadır. ( Avrupa ülkelerinde bu oran yuzde 3-5 seviyelerindedir.) Baska bir ifadeyle memurumuz yarısına açlık sınırının altında bir yasami reva görmekteyiz. Asgari ücret 2019.da 2030.tl. 2020.de 2324.tl, 2021.de ise 2845.tl dır. Dolar ve altın ayni dönemde 2 kat civarında artarken asgari ücret 0.30 artış göstermiştir. Yani erimiştir. çalışan kesim devamlı fakirlesmiş ve alım gücü düşmüştür. 2021 yilinda ilan edilen 2845 TL lik asgari ücret dolar bazindaki karşılığı 385 $ iken.(23 Kasım itibarı ile 220 $. düşmüştür.) Avrupa ülkeleri arasında Arnavutluk ve Bulgaristan'ın önünde en son sıralarda yer almıştır.
Avrupa ülkelerindeki asgari ucretleri incelediğimizde Almanya da asgari ucret 1584€, İspanya'da 1108€,Portekiz'de 776€, Bulgaristan'da 332€.dur. Bizi kıskanıyor denilen Almanya'da çalışanların sadece yüzde 3.ü asgari ücretle çalışmaktadır ve bizdeki asgari ücretten 4 kat daha yüksektir. Daha net anlaşılması için bugün Almanya'da normal bir işçi Hans'in saat ücreti 12 €. Günlük 100 avro iken bizdeki hasanın saat ücreti 12.5 TL ve yaklaşık 100.tl dir. Hans bu bir günlük ucretiyle ( 5.kg et,5.kg seker,5.kg un, 4 koli yumurta......... Vs alabiliyorken) iki haftalık gida ihtiyacını karsilayabilirken hasan kazandığı 100.tl ile sadece bir.kg et veya 1.5 kg. Peynir alabilmektedir.(Almanyadaki gıda ürünlerinin çoğu söylenenlerin aksine TL bazında dahi Turkiye'den daha ucuz durumdadır.
. Örneğin 1 kg et Almanya'da 5-7 € civarındadır.) çalışan ve emeklinin gelirinin her gecen gün enflasyon karşısında eridiğini ve alım gücünün gun geçtikçe azalmasına bir örnekte 2017 yılında 5000 TL maaş alan emekli veya çalışan bir vatandaşımızın Bugün itibari ile yıllık ( her yıl yuzde 12 zam aldığını farz edersek ) maaşı 7900.tl civarına çıkmıştır. Çalışan kardeşimiz 2017.de aldığı maaşla 910 $. ( dolar kuru 5.28.tl) civarinda ücret alirken bugün 7900.tl ile 658. $.( dolar kuru 12.tl) civarında maaş almaktadır. 4 yılda çalışanın maaşı dolar karşısında her yıl değer kaybetmiştir. Çalışanlarımız her geçen yıla göre dahada fakirleşmekte,ve refah seviyesi düşmektedir. Diğer yandan dönemin Maliye Bakanı Ali Babacan bir TV kanalına yaptığı açıklamada 2009 yılında tedavüle çıkan 200 TL.ile 123. Dolar alinabilirken bugün 2O dolar dahi alınamadığı İfadesinde bulunmuştur.
Okuyucuların bazıları her şeyi $ ile mukayese ettiğimi yadırgayıp, eski bakanımızın dediği gibi dolarlamı maaş alıyoruz diyebilir. Unutmayalımki dolara gelen en küçük zammın iğneden ipliğe her şeye yansıtmakta olduğunu hep beraber görmekteyiz.
Gelinen noktada doların tarihi zirveler ulaşması ve dizginlenemeyen artışı karşısında yandaş basında; doların değer kazanması ile ihracatın ve ulkeye girecek dövizin artacağı, cari açık azalarak oluşacak fazlalıkla kurun tekrar düşeceği iddialarını görmekteyiz. Bu iddialar çok gerçekçi olmayıp algıdan başka bir şey değildir. Çünkü ülkemizden ihrac edilen ürünlerin çoğunun hammaddesi ithal edilmektedir.ihracatımız artarken ithalatınızda artmaktadır.Doviz kullarından artışların dolayı aldığınız hammaddeyi tekrar eski fiyattan alamadığınız gibi piyasalarındaki belirsizlikten dolayı tedarik zincirindede sıkıntılar yaşanmaktadır. Devletin açıkladığı resmi rakamlara göre son 10 aylık ihracatımız 184 milyar $.iken ayni dönemdeki ithalat
213. milyar $. olmuştur. Bu rakamlarda iddia edilenlerin çok doğru olmadığının göstergesidir.
Ulkemizdeki doviz artışlarının ( TL.son bir ayda dolar karşısında ýuzde 35, 2021 başından günümüze kadar yuzde 60 seviyesinde değer kaybetmiştir.) En büyük nedeni Cumhurbaşkanımızın ekonomiyle ilgili yaptığı yanlış açıklamalar ve müdahalelerdir.
Bunların bazılarını sıralarsak; "Faiz sebeb enflasyon sonuçtur " soyleminde israr etmesi , ( bu soylemin ekonomi dünyasında karşılığı bulunmamaktadır.)
En son yaptığı " NAS varken sizlere ne oluyor" açıklaması, ( kuran'in değişmez hukumleri. Bakara suresindeki riba( faiz) haramdır soylemi)
Bakanlar kurulu toplantısı sonrası yaptığı ekonomide rota değişikliğine gidildigi açıklaması ( düşük faiz yüksek kur aciklaması. aynı gunde $ kurunu 11.40 tan.13.50 ye çıkarmıştır.) Ozaman şu soruyu sormak gerekmiyordu.? Mademki rota değiştirdiniz, dolar kurunu 6.85 in altında tutmak için merkez bankasının 128 milyar dolarını niçin heba ettiniz. Görüldüğü üzere Yapılan bu açıklamaların tamamı ülke ekonomisinde büyük belirsizliklere neden olmakta para politikasındaki yanlışlıkların ( faiz puanının 200 ardından 100 puan düşürülmesi vs..) dış dunyada belirsizliklere ve guven sıkıntısına neden olmaktadir. Son bir haftada ülkemizin kur artışından kaynaklı borcu 1 Tirilyon 920 milyar TL. Artmıştır. Bu vatandaşımızın üstüne hatalı ekonomik politikaların sonucu yüklenen borçtur. Diger yandan Adalet ve Ekonomi sistemine guvenin azaldığı bir ülkeye güven duyulmadığından istenilen yatırım ve doviz girdisi olmamaktadır. Dünya piyasalarında daha düne kadar ( 0) faiz uygulanırken ulkemizdeki faiz oranlarının Ýüzde 19 larda olmasına rağmen yeterli borç bulunmamasının en büyük sebebi ülkemize olan güvendir..Dış güçler söylemleri gercekleri görmemede israr edenlerin bahanesidir. Elbette her ulke kendi çıkarlarını en üst seviyede tutmak için çalışır. Ülke yonetiminde bulunanların görevide
kendi ülke çıkarlarınızı korumaktır. Bahane üretmek değildir..
,Merkez bankası başkanı bağımsız olması gerekirken mevsimlik olarak değiştirilmesini, talimatla faiz indirilirken bunu dış güçlermi yaptı. Damat Albayrak'ı ekonominin başına dış güçlermi geçirdi. Damat bakan olduğunda bu ülkenin borcu 970 milyar TL. Iken. Görevi bıraktığı ( affını istediği) 6 Kasım 2020.de 1 trilyon 890 milyar TL. Ye cikmıstir. üc yılda ekonominin geldigi nokta bu iken hangi dış güçlerden bahsedilmektedir.
Ekonominin bugünkü geldigi noktanın en büyük sebebinini bu ülkeyi yönetenlerin yanlış ekonomi ve dış politikaları ile ekonominin dinamiklerini riayet edilmemesinin sonucudur.
Sayın Cumhurbaskani bir hafta önce ulke ekonomisinin uçması ve iyiliğinden bahsederken 23 Kasım,da yaptığı konusmada
"Ulke olarak ekonomik Kurtuluş Savaşı veriyoruz.milletimizin destegi ile bu ekonomik Kurtuluş savaşını kazanacağız " bunu söyleyen 20 yıldır ülkeyi yönetendir. Niye tedbir alınmamış hata kimdedir. Yonetimin görevi gerekli tedbirleri almak değilimdir. Ulkeyi yönetenlerin görevi hamaset söylemlerde bulunmak yerine sorunlara çare bulmak degilmidir ..?
Sonuc olarak ülkeyi yönetenlerin ulke zenginliklerinden vatandaşlarımızın eşit pay alması ve refah seviyelerini yükseltilmesi için çalışması gerekirken, vatandaşlarımızı çaresizliğe, yoksulluğa ve açlığa mahkum ettiklerini görmekteyiz..
Yaşanan ekonomik krizede kılıf bularak beka, Dış güçler, vatan ,millet,din söylemleri ile sadece hamaset nutukları atılmakta sorunlara çözüm bulma yerine vatandaşımıza sabır telkininde bulunulmaktadır. Çözüm çok basittir. GUVEN ve İSTİKARAR' lı ( dün söylediğini bugün inkar etmeyeceksin, kafan a göre merkez bankasını bsk. değirtirmeyeceksin, talimatla faiz indirmeyeceksin. Vb.) Ekonomi politikası uygulamaktan geçmektedir. An itibarı ile bu güven mümkün olmayıp bir an önce Erken secime gidilip ü lkeye nefes aldırılmalıdır.
Ayni şeyi (hataları) yapıp başka sonuç beklemek ve sorunlara çözüm bulunacağına inanmak aptalların işidir.
FACEBOOK YORUMLAR